ØHPV'nin
ağızdan alınan bir ilaç, krem veya aşı ile
kesin bir tedavisi bugün için yoktur. Virüs bir kez vücuda girdiğinde uzun
yıllar bağışıklık sisteminin gücüne göre yıllarca hatta ömür
boyu burada vücut içinde sinsi bir şekilde kalır. Bununla birlikte ortaya çıkardığı patolojiler
yani siğiller (kondilom) mutlaka zaman kaybetmeden tedavi edilmeli ve
yakılmalıdırlar. Çünkü siğillerin varlığında bulaştırıcılığın ve
yayılmanın çok hızlı ve etkin olduğu bilinmektedir. Amaç, tedavi ile virüsün
hızla yayılmasını ,bulaşmasını engellemek ve aynı zamanda virüsün oluşturmuş
olduğu siğiller yani kondilomların yok edilip cinsel organın sağlıklı ve
hijyenik duruma getirilmesidir.
ØKondilom yani genital siğiller kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir hastalıktır.Tedavide virüsü
yok etmek mümkün değildir fakat siğillerden kurtulmak mümkün olabilmektedir. Tedavi sadece siğilleri ortadan kaldırır. Pek çok
vakada tek sefer tedavi yeterli olmamakta en az 2 seans gerekmektedir.
Tedavide tıbbi ve cerrahi yaklaşımların ikisi de uygulanabilir. Tedavinin ne
şekilde olacağına dair karar siğillerin yaygınlığına, yerleşimine göre
tedavi sırasında kadın doğum uzmanı tarafından verilir.
ØTıbbi tedavi olarak dıştan sürülen bazı ilaçlar kullanılabilir
ancak bu uzun süreli ve zahmetli bir tedavidir ve nüks yani tekrarlama
ihitmali fazladır.Büyük ve fazla lezyonlara lokal ilaç ve krem tedavisinin
fazla bir etkisi olmaz. Çoğu ilaç hasta tarafından
değil hekim tarafından uygulanmalı ve direk lezyonun üstüne tatbik
edilmelidir. Normal dokuya temas ettiğinde pek çok ilaç tahribata neden olur.
Bu nedenle son derece dikkatli uygulama gerekir.
ØCerrahi tedavide en çok uygulanan ve başarılı olan yöntem lezyonunyakılması ya da
dondurulmasıdır. Burada amaç lezyonun tahrip edilmesidir. Dondurma işleminde
(kriyoterapi) sıvı nitrojen yada karbondioksit kullanılır.Yakma işleminde ise
elektrokoter uygulanır. Bazı büyük lezyonlar cerrahi olarak çıkarılmayı
gerektirebilir. Dondurma hariç diğer cerrahi işlemler için lokal yada
tercihen genel anestezi uygulanır.
ØTedavi
sadece görünen lezyonları ortadan kaldırmakla sınırlıdır.
HPV enfeksiyonu
kronik seyreder ve kitleler ortadan tümüyle kalksa da hücrelerin içinde gizli
bir şekilde yaşamını sürdüren virüsler sayesinde bulaştırıcılık daha düşük de
olsa devam
eder.Tedavi sonrası yeniden siğiller ortaya çıkarsa tekrar tedavi edilmeleri
gerekir.üks virüsün genetik tipine bağlı olarak görülmektedir, Bazı HPV
tiplerinde nüks yani tekrar daha sık görülmektedir.
ØBazı
kişilerde siğil ortaya çıkıp tedavi edildikten sonra bir daha ömrü boyunca
yeni siğil çıkmaz. Bazı kişilerde ise sık aralıklarla siğiller çıkar. Kişiler
arasında bu derece fark olmasının nedeni büyük olasılıkla bağışıklık
sistemleri arasındaki farklılık ve virüsün etki gücüdür. Bu sebepten dolayı
tedavi sonrası bağışıklık sistemini güçlendirici ilaçlar ve doktorun
önerileri önemlidir.
ØPap Smear
testinde saptanan ve biopsi ile kesinleşmiş displazi varlığında ise
hastalığın şiddeti ve hastanın yaşına göre LEEP, konizasyon ya da rahimin
alınması gibi tedaviler uygulanabilir. Çoğu zaman
hafif displazi varlığında LEEP tedavi için yeterli olmaktadır. LEEP sonrası doğurganlıkta bir
değişiklik ortaya çıkmamaktadır.
HPV' den Korunma:
·HPV
virüsü oral ve
anal seks de dahil olmak üzere her türlü cinsel ilişki ve
ciltten cilde temas yolu ile de kolaylıkla bulaşabildiğinden cinsel yönden
aktif olan kadın yada erkek herkes HPV enfeksiyonları açısından risk
altındadır.
·Yaşamının
herhangi bir döneminde birden fazla partneri olanlar, partneri daha önceden
birden fazla kişiyle ilişkide bulunmuş kişiler,cinsel yaşantısı erken yaşta
başlayanlar ve kendisinde yada partnerinde cinsel yolla bulaşan hastalık
öyküsü olanlar yüksek riskli guruptur.
·HPV ve
diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar çoğu zaman bir arada bulunurlar. Bu
nedenle başka bir cinsel yolla bulaşan hastalık varlığında beraberinde HPV' de
bulunabileceği akıldan çıkartılmamalıdır.
·HPV'den
korunmanın en etkili yolu riskli kişiler ile birlikte olmamaktır.
·Herhangi
bir kadında rahim ağzı hücrelerinde değişim saptanması yada genital siğil
olması kanser gelişeceği anlamına gelmez. Aslında genital siğile neden olan
HPV türlerinin rahim ağzında değişime yada kansere neden olması nadirdir.
Rahim ağzı kanserlerinin yarısından sorumlu olduğu bilinen HPV tip 16 varlığı
bile mutlaka kanser gelişeceği anlamına gelmez. Sadece artmış risk söz
konusudur ve yakın takip gereklidir.
·HPV
enfeksiyonu taşıyan bir kişiyle ilişkide bulunmak da mutlaka o kişide de
enfeksiyon ortaya çıkacak anlamına gelmez. Burada kişinin bağışıklık sistemi
çok büyük önem taşır. Kişiler arası farklılıklar nedeni ile bazı kişilerde
bağışıklık sistemi virüsle mücadele edebilir ve ortadan kaldırabilir. Ancak
yapılan araştırmalar aktif enfeksiyonu olan bir kişi ile ilişkiye girenlerin
%60'ında ilk 3 ay içinde enfeksiyon bulgularının ortaya çıktığını ortaya
koymaktadır.
·HPV alt
tiplerinden bazıları hücrelere olan etkileriyle hücrelerin kendi kendine
hızla ve kontrolsüzce çoğalabilen hücrelere dönüşmesine neden olmaktadır.
Hücrelerin kontrolsüzce çoğalma özelliği kazanması ise hücrelerin bulunduğu
dokuda kanser oluşumu riskini beraberinde getirmektedir. Serviks, vagina ve
vulva kanserlerinin gelişiminde HPV'nin bu onkojen (kanser yapıcı) alt
tiplerinin çok önemli bir rolü olduğu düşünülmektedir. Bu etkiler uzun vadeli
etkilerdir ve ancak onkojen etkiye sahip HPV alt tipleri tarafından
başlatılırlar.
·HPV aşışı
( Rahim Ağzı Kanseri Aşısı) kesinlikle vücutta var olan veya ortaya çıkmış
siğilleri ve virüsü yok etmez, tedavi etmez, tedavi amaçla da kullanılmaz.
Aşı, sadece ileriki dönemde alınabilecek virüs tiplerinin (sadece 4
tane virüs tipini) vücuda alınmasını engellemek yani koruyucu amaçlıdır.
Bağışıklık
sistemini uyaran krem nedir?
Hastaların kendisi tarafından
belirli aralıklarla uygulanan bu krem bağışıklık sistemi düzenleyiciler
olarak adlandırılan bir ilaç sınıfına dahildir. Ancak bu kremin insanlarda
dış genital bölgede görülen siğillerin ortadan kaldırılmasında gösterdiği
etkinin mekanizması tam olarak bilinmemektedir. İlacın bağışıklık sisteminde
bazı maddelerin üretimini arttırarak virüslerin neden olduğu lezyonları
gerilettiği düşünülmektedir. Uzun
süredir var olan ve büyük siğillerin varlığında tedavinin başarısı
düşmektedir.
En sık
görülen yan etki kremin uygulandığı alanda kızarıklık, yanma ve kaşıntıdır.
Hastaların % 67'sinde kızarıklık görülürken, % 32'sinde kaşıntı, % 26'sında ise
yanma ortaya çıkmıştır. Bunların yan ısıra krem uygulanan bölgede şişlik,
kabuklanma, sertleşme ve hatta yara ortaya çıkabilir. Tekrarlaması durumunda yeniden krem kullanımı ile ilgili
araştırma olmadığında böyle bir durumda yeniden kullanılması önerilmez.
Benzer şekilde vajina içindeki siğillerde kullanılması da önerilmemektedir.