Kadın Hastalıklarında Robotik Cerrahi
da Vinci Robotik
Cerrahi sistem, histerektomi ve miyomektomi başta olmak üzere minimal
invaziv jinekolojik cerrahide konvansiyonel laparaskopinin
kıstlamalarını ortadan kaldırarak, kompleks jinekolojik operasyonların
minimal invaziv yöntemle yapılmasına olanak tanımıştır. da Vinci ile
yapılan bu iki jinekoloji operasyon, jinekolojinin en gelişmiş iki
minimal invaziv cerrahi yöntemi olmuştur.
Deneyimli ekipler
tarafından uygulandığında kadın hastalıklarındaki ameliyatların % 95'i
robotik cerrahi ile yapılabilmektedir. Endoskopik cerrahi veya minimal
invasiv cerrahide operasyonlar vücut dışından yapılmakta, karın içindeki
görüntü kamera sistemiyle monitöre aktarılmaktadır.
Robotik Cerrahi,
genel anestezi altında gerçekleştirilir. Göbek içinden yaklaşık 1 cm'
lik kesi yapılarak bir iğne yardımıyla karın boşluğu şişirilir. Ardından
göbekten girilerek karın içerisine bir optik tüp (laparoskop)
yerleştirilir. Bu optik sistem, bir video-kamera sistemine bağlanır ve
karın içindeki görüntü monitör ekranına yansıtılır. Bu şekilde
laparoskop karın içindeki herhangi bir bölgeye yönlendirilerek monitörde
izlenebilmektedir. Daha sonra kasık bölgelerine birer adet 0.8 cm'lik
iki delik açılır. Bu delikler operasyonun gerçekleştirilmesinde
kullanılacak aletlerin sokulması için kullanılmaktadır. Ameliyatı
gerçekleştiren cerrah ameliyat sahasının dışındaki konsoldan 3 boyutlu
görüntü eşliğinde karın içine sokulan aletleri yönlendirir.
Klasik laparoskopi
operasyonlarından farklı olarak da Vinci Robotik sistem daha kompleks
jinekolojik operasyonların, özellikle histerektomi, myomektomi, uterin
prolapsus, vajinal prolapsus ve tüplerin tekrar bağlanması gibi, daha
kolay ve hastaya en az girişimsel işlem uygulanarak yapılmasına olanak
sağlar.
Robot yardımlı
laparoskopik cerrahi konusunda deneyimli ekipler tarafından yapıldığında
jinekolojik operasyonların %95'i rahatlıkla yapılabilmektedir.
Başlıca
yapılabilen operasyonlar şunlardır:
• Rahim hastalıkları
(histerektomi, myomektomi ve sarkma operasyonları)
• Tüplere ait
hastalıklar (tüplerdeki tıkanıklıkların veya darlıkların açılması,
yapışıklıkların giderilmesi, tüplerin tekrar reanastomozu)
• Yumurtalık
hastalıkları (yapışıklıklar, kistler)
• Endometriosis ve
çikolata kistleri
• İdrar kaçırma
(Mesane sarkması)
Bu tekniğin, klasik
açık cerrahiye göre pekçok avantaj vardır. Bundan dolayı, tüm branşlarda
açık ameliyatlar yerini yavaş yavaş laparoskopik veya endoskopik
tekniklere bırakmaktadır. Avantajları şu şekilde sıralanabilir:
• Operasyonlar geniş
kesi yapılmadan, yani karın açılmadan gerçekleştirilmektedir. Ciltte
geniş ameliyat izi olmaz. Göbek içinden ve kasık bölgesinde açılan 3
veya 4 küçük delikten bütün işlemler yapılmaktadır. Ciltte estetik
açıdan rahatsız eden iz bırakmaz.
• Endoskopi
ameliyatları mikro-cerrahi prensipleriyle yapıldığından, karın
içerisinde ve ameliyat alanlarında minimal hasar meydana gelmekte ve
iyileşme daha kolay ve çabuk olmaktadır.
• Karın içerisinde
operasyona bağlı yapışıklıklar daha az olmaktadır. Açık ameliyatlarda
daha fazla yapışıklık meydana geldiğinden, özellikle çocuk sahibi olmayı
düşünen anne adaylarına öncelikli olarak laparoskopi önerilmelidir.
Bazen açık ameliyat sonrası tüplerde oluşan yapışıklıklara bağlı olarak
tıkanıklıklar meydana gelmektedir.
• Karın içinde
gözlenmesi en zor bölgeler endoskopi yöntemiyle rahatlıkla
görülebildiğinden tedavi imkanı ve başarısı artmaktadır.
• Ameliyat sonrası
hastanın ağrı şikayeti daha az olduğundan hastanın genel durumu daha iyi
olmaktadır. Ağrı kesici kullanma ihtiyacı fazla değildir.
• Ameliyat sonrası
hastanede kalış süresi daha kısadır. Çoğunlukla aynı gün veya ertesi gün
taburcu olunmaktadır. Hastanın ayağa kalkma ve normal fiziksel
aktivitesine kavuşması daha kolay ve hızlı olmaktadır. Karın duvarı
açılmadığı için hasta daha çabuk iyileşir.
• Hastanın işine
yeniden dönebilme süresi sadece 1 haftadır. Bu süre klasik
operasyonlarda 6-7 haftayı bulmaktadır.
da Vinci
Miyomektomi
da Vinci ile
gerçekleştirilen miyomektomi operasyonu rahim fibroidlerinin tedavisinde
kulanılan en gelişmiş yöntemdir.Çocuk sahibi olmak isteyen yada
doğurganlığını kaybetmek istemeyen hastaların tercihi histerektomi
yerine miyomektomi olmaktadır.
da Vinci kolay ve
kısa öğrenme eğrisi ve laparaskopinin tüm zorluklarını ortadan
kaldırması sayesinde miyomektomi operasyonlarında sıklıkla kullanmaya
elverişlidir.
da Vinci
Tubal Cerrahi
Pekçok ülkede olduğu
gibi, malesef ülkemizde de mikrocerrahiden yararlanabilecek hastalara bu
yöntem önerilmemekte, yerine tüplerinde sorunları olan hastalara hemen
tüpbebek uygulanmaktadır. Mikrocerrahinin ve laparoskopinin ileri olduğu
ülkelerde ise, tubal faktör nedeniyle başvuran hastalara 1. seçenek
olarak tüpbebek değil, yerine tubal mikrocerrahi önerilmekte, hastaya
tüplerindeki sorunlar mikrocerrahi ile düzeltildikten sonra doğal
yollarla hamilelik şansı verilmektedir. Tüpbebek uygulamalarında gebelik
şansı sadece uygulandığı ay içersinde mevcuttur. Eğer o denemede gebelik
meydana gelmez ise hastalara hamilelik oluşana kadar tekrar tüp bebek
uygulamaları yapılmaktadır. Halbuki tüplerdeki sorunlar başarılı bir
şekilde giderilir ise hastalara uzun süreli gebelik şansı tanınmaktadır.
Mikrocerrahiden sonra ilk 1-2 yıl içersinde %60'lara varan gebelik
oranları elde edilmektedir. Bu operasyondan sonra eğer hasta 1-2 yıl
içersinde gebe kalamadığı takdirde tüpbebek uygulanmaktadır. Eğer
tüpbebek uygulamalarında deneme başına klinik gebelik oranlarının
yaklaşık olarak %20-45 arasında olduğu düşünülürse uygun hasta seçimi
yapıldığı taktirde niçin ilk seçenek olarak mikrocerrahi yapılmasının
uygun olacağı anlaşılacaktır.
• Tüplerin ve
yumurtalıkların etrafında yapışıklıkların giderilmesi (Laparoskopik
adhezyolizis)
Tüpler ve
yumurtalıklar etrafından bulunan yapışıklıklar (adhezyon) normal
fonksiyonların yerine getirilmesini engellemektedir. Yumurtalıklar ve
tüplerin bozulan anatomisi 'adhezyolizis' adı verilen operasyon ile
tekrar normal hale getirildiği durumlarda çok iyi sonuçlar elde
edilmektedir. Bu şekilde %40-60 dolayında gebelik oranları, % 6
dolayında ektopik gebelik oranları bildirilmiştir. Yaygın adhezyon,
tubal hasar ve peritoneal defektler varlığında gebelik oranlarında
belirgin düşüş olmaktadır. Gebeliklerin büyük bir kısmı ilk 1 yıl
içersinde olmaktadır.
• Laparoskopik tubal
re-anastomoz (bağlanmış tüplerin tekrar uc uca getirilmesi)
Daha önce istedikleri
sayıda çocuk doğurduktan sonra bazı kadınlar kendi isteği ile tüplerini
bağlatmaktadırlar. Ancak, çeşitli nedenlerle (yeni evlilik, çocuğunu
kaybetme v.s.) tekrar çocuk sahibi olabilmek isteği ile doktora
başvurmaktadırlar. Bu gibi durumlarda yine pek çok merkezde bu hastalara
tüpleri tıkalı olduğu için tüp bebek önerilmektedir. Bu hastalara eğer
şartlar uygun ise ilk seçenek olarak laparoskopik mikrocerrahi ile tubal
re-anastomoz operasyonu önerilmelidir. Özellikle, tüplerin bağlanması
işlemi sırasında halka veya klips kullanıldığı durumlarda bu operasyon %
60'lara varan gebelik şansı vermektedir. Bu gebelik oranları bu konuda
son derece deneyimli ekiplerce bildirilmiş oranlardır. Ancak, tüplerinin
bağlandığı ifade edilen hastalarda bazen tüplerin geniş bir kısmı
kesilerek bu işlem yapılmaktadır. Bu gibi durumlarda geride çok az
sağlam tüp dokusu kaldığından bu kadınların ameliyat sonrası gebe kalma
şansları çok düşük olmaktadır.
• Tüp
tıkanıklıklarının açılması
Yukarda belirtildiği
gibi tüpler ince birer boru şeklindedir. Tüplerin rahime açılan kısmı
dar iken, karın boşluğuna açılan ucu ise huni şeklinde genişlemektedir.
Tüplerin herhangi bir yerinden tıkalı olması halinde yumurta hücresinin
sperm ile buluşup döllenmesi gerçekleşmemektedir.Eğer tüplerin her ikisi
birden tıkalı ise gebelik şansı olmamaktadır. Tüplerin fonksiyon
görebilmesi için açık olması ve içini döşeyen epitelin hasar görmemiş
olması gerekmektedir. Bazen tüpte tıkanıklık olmadığı halde, tüp ucunda
kısmi darlık (fimosis) olduğu durumlarda da gebelik şansı azalmaktadır.
Bu durumda fimbrioplasti operasyonu yapılarak darlık giderilmektedir .
• Laparoskopik
cerrahi ile tüplerin çıkartılması (Salpenjektomi)
Tüplerin uçlarının
tıkandığı ve ileri derecede şiştiği durumlarda (hidrosalpenks) tüplerin
açılması operasyonları gebelik şansı çok düşük olduğundan
önerilmemektedir. Bu hastalara tüpbebek yapıldığı zaman daha yüksek
gebelik şansı elde edilmektedir. Ancak, tüplerin bu şekilde su topladığı
durumlarda gebelik şansını artırmak amacıyla tüplerin önceden
çıkartılması önerilmektedir.
• Laparoskopik dış
gebelik operasyonları
Normal bir gebelik
rahim içinde gelişmektedir. Dış gebelik durumunda ise genellikle
tüplerde oluşmaktadır. Dış gebelikte tüp tamamen çıkartılabilir (salpenjektomi)
veya uygun vakalarda tüpün korunarak salpingotomi operasyonu
yapılabilmektedir.
da Vinci
Over (Yumurtalık) Cerrahisi
Da Vinci cerrahi
sistem kullanılarak endometrioma (çikolata) kistleri, seröz, dermoid
kistler ve erken evre over kanserleri tedavi edilebilir. Bu durumlarda
kistektomi (kistin çıkarılması), ooforektomi (yumurtalığın alınması)
veya histerektomi (rahim ve yumurtalıkların hepsi birlikte
çıkartılmaktadır). Endometriosis, rahim iç dokusunu (dölyatağı)
oluşturan endometrium hücrelerinin, bu bölge dışındaki yerlerde
yerleşmesidir.Endometrium hücrelerinin rahim iç bölgesi dışında
yerleştiği alanlara ise 'endometriosis odağı' denilmektedir.
Endometriosis
odakları az sayıda olabileceği gibi ağır formlarında çok yayagın olarak
bulunmaktadır. Normalde sadece rahim iç tabakasında bulunan endometrium
dokusunun nasıl olup da başka alanlara yerleştiği kesin olarak
bilinmemektedir. Yukarıda anlatıldığı gibi adet kanının "retrograd" yani
geriye akımı ile karın boşluğuna geçmesinin önemli rol oynadığı
bilinmektedir. Ancak, kadınların önemli bir kısmında geriye akım var
iken, neden sadece bir kısmında endometriosis hastalığının oluştuğu
bilinmemektedir. Karın boşluğuna ulaşan endometrium dokularını
parçalayıp yok etmesi gereken bağışıklık sisteminin yetersizliği
suçlanmaktadır. Sonuç olarak yok edilemeyen endometrium dokusu rahim dış
yüzeyine, yumurtalıklara, tüplere, alt karın boşluğu zarlarına
(periton), barsak yüzeylerine tutunarak yerleşmektedir. Retrograd akım
endometriosis odaklarının oluşmasındaki en güçlü teori olmakla birlikte
başka mekanizmaların da rol oynadığı düşünülmektedir (metaplazi teorisi,
hematojen yayılım v.s.) Özellikle endometriomalar doğurganlık çağındaki
hasta grubunda önemli bir problemdir. Endometrioma operasyonları sonrası
doğurganlığın en az etilenmesi için cerrahi işlemin büyük özenle
gerçekleştirilmesi gerekir. Robotik cerrahi ile kist duvarı ve normal
over dokusu net bir şekilde ayrılabilir ve yumurtalık dokusuna zarar
vermeden işlem gerçekleştirilebilir. Robotik cerrahinin açık cerrahiye
bir diğer üstünlüğü ise ameliyat sonrasında karın içinde oluşan
yapışıklıkların daha az olmasıdır.
Kaynak: Gayrettepe Florance Nightingale Hastanesi
İstanbul Robotik Cerrahi Merkezi
|